Ankara Üniversiteli Olmak

Dernek Başkanı Prof. Dr. Günal AKBAY’ın Ankara Üniversitesi 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı Açılış Töreni’nde yaptığı Konuşma Metni

Sayın Konuklar, Değerli Ankara Üniversiteliler

Üniversitemizin 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı Açılış Töreni’nde sizlerle birlikte olmanın onur ve mutluluğunu yaşadığımı öncelikle belirtmek istiyorum. Bu vesileyle hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Bugün huzurunuzda Ankara Üniversitesinin eski bir Rektörü, şu anda Ankara Üniversiteliler Derneği ile Ankara Üniversiteliler Vakfı Başkanı olarak bulunuyorum.

Her yıl olduğu gibi, kuruluşundan bu güne geçen 68 yıllık geçmişinde toplumun saygısını ve güvenirliliğini kazanmış, Cumhuriyet İlkelerine sürekli sahip çıkmış ve bu konuda büyük başarılar sağlamış Üniversitemizin gururunu ve sorumluluklarını paylaşmak için bugün, özel bir gündür.

Ülkemizde Üniversite kavramına sahip çıkmış ve örnek oluşturmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesinde ve mezunlarıyla ülkemizin çağdaşlaşma hedeflerinin gerçekleşmesinde daima yapı taşı olmuş bir Üniversitenin mensuplarıyız.

Üniversitemiz en büyük gücünü, bugün 250 bine yaklaşan mezunu ve bugüne kadar tavizsiz savunduğu ilke ve geleneklerinden almaktadır.

Ancak, bugüne kadar Ulusal Yüksek Öğretim Politikası belirlenememiş ve sürekli yenilik olarak sunulan değişiklikler ve düzenlemeler beklentilerin çok gerisinde kalmıştır. Ayrıca, getirilen yeni düzenlemeler Yüksek Öğretim kurumları üzerindeki baskıyı arttırmak ve Üniversite özerkliğini daha da daraltmaktan başka bir işe yaramamış ve sürekli eskisini aratır olmuş ve şüpheyle karşılanmıştır.

Bugüne kadar, Yüksek Öğretimde Üniversiteler bir rekabet ortamına sokulamamış, Üniversite yönetimine insiyatif tanıyan, çağdaş Üniversitelerin hareket serbestisine ve üreticiliğine kavuşturacak bir Yüksek Öğretim Yasası çıkarılamamıştır.

Rektör seçimleri ve atamaları daha önceki yanlışlıkları aratır duruma getirilmiş ve şeffaflıktan uzak, adeta keyfiliğe yöneltilmiştir.

Üniversiteler, yönetimi ve yaşantılarında daha özerk olması gerekirken, merkeziyetçi bir yapı oluşmuş, gitgide Üniversitelerin rekabet gücü daha da zayıflamış ve hatta yok olmuştur. Bu konuda gelecek için ümitli olanların sayısının sınırlı olduğunu düşünmekteyim.

Günümüzde, Atatürk büst ve heykellerine ve şanlı bayrağımıza yapılan alçakca saldırılara karşın en ufak bir kınama metni yayınlamayan Üniversitelerin düştüğü durum düşündürücü ve üzücüdür.

Bütün bu olumsuzluklara karşın, her zaman gururla, bilimin ve eğitimin çınarı olarak gördüğümüz Üniversitemiz kendi değerleri ve gelenekleri ile sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmış ve başarılı hizmetler sunmuş ve özellikle Üniversitemizin kurucusu Ulu Önderimiz Atatürk’ün çizdiği yolda dimdik yürümüştür.

Bu nedenle, bugüne kadar görev almış ve halen görev başında olan değerli yöneticilerimize şahsım ve Ankara Üniversiteliler olarak şükran borcumuzu bir kez daha tekrarlamaktan mutluyum.

Değerli Ankara Üniversiteliler,

İlk Fakülteleri Büyük Önder Atatürk’ün talimatıyla kurulan Ankara Üniversitesi, nitelikli insan gücü yetiştirme, bilim üretme ve bilgi yayma hizmetlerine ek olarak ve bunların ötesinde tarihi misyonunu gerçekleştirme çalışmaları içinde 68. yılına erişmiştir.

Değerli Ankara Üniversiteliler,

İnsanlığın dokusunu çağdaş öğelerle bezeyerek nitelikli kılan ve güçlendiren başlıca kaynak, bilgidir. Gelenek ve göreneklerle alışkanlıkları uygarlığın süzgecinden geçirerek güncel kılan terbiye, zamanın koşullarına uyum sağlamanın etkin aracıdır. Hepsinin temelinde insanlık, kişilik ve yurttaşlık bilinci yatar. Nasıl, yurduna ve ulusuna bağlı olmanın özünde o toprakta doğmak, o ulusun bireyi olmak varsa, eğitim ve öğretim gördüğü bilim kuruluşlarına bağlı olmak da oralarda edindiği kazanımların getirdiği bir yakınlıktır. Bu yakınlığın gerekleri sözle, yazıyla, rozet ya da belgeyle değil, kazandıklarını borçlu olduğu kuruluşlara ve ülkesine hizmet, katkı, yardım ve destekle kanıtlanır. Bu bağı somutlaştırmak, özverili yaklaşımlarla kendini yetiştiren kuruluşların her yönden daha iyi düzeye ve duruma gelmesi için çalışma yapmakla gerçekleşir.

Biz, Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Üniversitesi olan Ankara Üniversitesi’nin öğrencileri, mezunları, eğitimcileri ve yöneticileriyiz. Atatürk İlkelerini özenle benimseyip koruyan ve güçlendirmeye çalışan bu yuvanın çocukları olmakla kıvanç duyuyor, övünüyoruz. Yaşamda en gerçek yol gösterici bildiğimiz bilimin yarınlara uzanan ışıklarını artırmak ve ülkemizi her yönden daha esenlikli duruma getirmek için hepimize düşen büyük görevin ve sorumluluğun bilincindeyiz.

Anlayış, dayanışma ve güç birliği ile Ankara Üniversiteli olduğumuzun, örneklerini sergilemek bize onur verecek, mutluluğumuzu artıracak ve düzeyli ilişkiler hepimiz için birer kutsal görev olacaktır.

Üniversite yönetimine yardımcı olmak, Üniversitemizin her yönden daha iyi duruma ve düzeye gelmesine destek vermek, uyarmak, anımsatmak, önermek, mensuplar ve mezunlarla ilişkileri güçlendirmek, fakülteli olmaktan önce Üniversiteli olmak anlayışını ve ruhunu benimsetmek bize mutluluk veren çabalarımız olacaktır.

Özellikle mezunlar olarak bize bu aşamayı kazandıran Üniversitemizi ve Üniversiteli tüm arkadaşlarımızı gelecek kuşaklar için örnek olacak yaşam ortamında bulundurmak ve öğrencilerin yetişmelerine katkı vermek için işbirliğine, dayanışmaya ve özveriye özen göstermeliyiz.

Bu tarihi misyon, Cumhuriyet İlkelerinin ve Atatürk devrimlerinin toplum yararına kök salmasına katkıda bulunmaktadır. Onurla belirtmek isterim ki Üniversitemiz bu misyonun yüce kurucunun çizdiği doğrultuda yerine getirmiş ve getirmeye devam etmektedir.

Bizler büyük Atatürk’ün yıllar öncesinde “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” özdeyişi ile bize ve tüm dünyaya verdiği barış mesajının yılmaz takipçileri olmayız.

Barışın değerini bilen, yüreği barış ve sevgi ile çarpan kuşaklar yetiştirmeliyiz. Mezunlarımızı, başka insanlara, her yaş ve düzeydeki başka kültürlere, farklı inanışlara ve farklı etnik gruplara saygı ve anlayışla yaklaşabilmelerini sağlamalı ve maceracıların peşine takılmaktan alıkoymalıyız.

İnsanları farklı ırk, din, dil vb. esaslara bakıp ayırma çabalarına, savaş kışkırtıcılığına her zamankinden daha fazla karşı çıkmamız ve tepki göstermemiz gerekmektedir.

Bugün sizlerle, Ankara Üniversiteliler olarak bir eksiğimizi paylaşmak istiyorum. Bugüne kadar “Biz bilinci”ni ve aidiyet duygusunu yeterince geliştirip, yaygınlaştırmada başarılı olduğumuz söylenemez. Zaman zaman bu konuda gösterilen gayretler sürekli olmamış ve yeterince ciddiye alınmamıştır.

Halen Üniversitemizde aidiyet öncelikle meslek yönüyle düşünülmekte ve Ankara Üniversitelilik yeterince benimsenmemektedir.

Aidiyet duygusu insanın doğasında var olan psikolojik ihtiyaçlardan birisidir. Bir bütünün parçası olma ihtiyacıdır. Bu ihtiyacı gerekli şekilde karşılayamayan toplum ve bireylerde yalnızlık, içe kapanma, değersizlik ve dışlanma duygusu oluşmakta ve karamsarlığa sürüklenmektedir.

Biz, demesini benimsemeyen ve aidiyet duygusu gelişmeyen kurumların sürekli olarak gelişemediğini görmekteyiz. Modern toplumlarda giderek artan yalnızlık duygusu, toplumları gitgide daha da çözümlenmesi güç durumlara sürüklemekte, insanları başkalarıyla bir arada olabileceği gruplara yönlendirmektedir.

Güçlü sosyal bağlara sahip olan insanların daha sağlıklı yaşadıkları mutlu ve huzurlu hayat sürdükleri ispatlanmıştır. Kısacası, bir grup tarafından kabul edilmek ve bu grup içinde olmak, insana sağlık ve mutluluk vermektedir. Düşünürlere göre, insanoğlu yeme, içme, korunma vb. ihtiyaçları yanında bir gruba ait olmayı arzulamaktadır. “Aidiyet duygusu” insanları bir arada tutan çimento gibidir.

Hepimizin ortak bir paydası olmalıdır. O da öncelikle insan olmaktır. Bu da her şeyi çözmeye yeterlidir.

Ankara Üniversiteliler olarak, kişiliğinden onurundan fedakarlık etmeden, birey olarak ülkesine sahip, inancını içinde yaşayıp, farklı etnik kökenleri öteleştirmeden barış içinde yaşamanın savunucusu olacağız.

Bir gruba, bir millete ya da bir fikre aidiyet ve kimliğin tüm bu kararlarla açıklanması diğer kimlikleri ötekileştirmeyi gerektirmediğinden ve her zaman ortak paydaşımızın her şeyden önce insan olmak olduğu bilincini paylaşmalıyız. Sevgi ve özveriyi modası geçmiş kavramlar haline getirmemeliyiz. Adalet, erdem ve hak gibi değerlere önem vermeliyiz.

Birey olarak yaptığımız fedakarlıkların ne kadarını kurumlarımız ve ülkemiz için yapıyoruz özeleştirisini unutmamalıyız.

Değerli Ankara Üniversiteliler

Son zamanlarda toplumsal kültürümüzde adeta mumla aradığımız “Değerbilirlik ve Vefa” duyguları unutulmaya yüz tutmaktadır. Vefa duygusunun bir tezahürü olarak açılış töreninde Üniversitemizin eski bir Rektörü olarak bana konuşma teklifi yapan Rektörümüze teşekkür ediyor ve bu örneklerin çoğaltılmasını diliyorum.

Ülkemize büyük hizmetler yapmış, yurtiçinde olduğu kadar yurt dışında da büyük başarıları olan bugün aramızda olmayan değerli mezunlarımızı hatırlamak, onları genç nesillere tanıtıcı etkinlikler yapmak, yaşlılarımızın unutulmamasını, onların da bizleri unutmamasını sağlayacak çalışmalar yapmak, onların birikimlerinden yararlanmak ve katılımcı olmalarını sağlamanın görevlerimiz arasında olduğunu unutmamalıyız.

Akademisyenlerle, mezunlar arasında var olan bazı ayrıcalıkları ortadan kaldırmayı amaçlayan ve Ankara Üniversitelilerin buluşma yeri olması arzu edilen Ankara Üniversiteliler Derneğinin varlığı ve önemi gözden uzak tutulmamalıdır.

 

Amacı, Ankara Üniversitesi mezunları, öğretim üye ve görevlileri ile öğrenciler arasında dayanışmayı sağlamak, sorunlarıyla ilgilenip, çözümlenmesinde yardımcı olmak, her türlü bilimsel, teknik, toplumsal, kültürel ve ekonomik konuları izleyerek gençliğin Türk Devrimi ve Atatürk İlkeleri bağlamında yetişmesine katkı vererek, Türkiye’nin her yönden gelişip kalkınmasına hizmet etmek olan Ankara Üniversiteliler Derneği olarak, sizleri birlikte ve yaşamınızın bir parçası olmaya  davet ediyoruz. Bir ağacın bir ormanın, bir gülümsemenin bir dostluğun başlangıcı olduğu ve bir mumun karanlığı yırttığı gerçeği ile sizleri Ankara Üniversiteliler Derneği’nde beraber olmaya davet ediyoruz. Katılımınız bizlerin heyecan ve hizmet arzusunu körükleyecek, toplumumuza ve ülkemize daha yararlı hizmetler üretmemizi sağlayacaktır. Ankara Üniversitesi ve Ankara Üniversitelilere hizmetin ülkemize hizmet olduğu bilincindeyiz.

Değerli Ankara Üniversiteliler

Burada sevgili öğrencilerimize de seslenmek istiyorum. Sevgili öğrencilerimiz, Türkiye Cumhuriyeti sizlerin omuzlarınızda yükselecektir. Büyük Atatürk’ün İlkeleri hepimizi her zaman uyanık ve ateşli tutacaktır. Bilimle yoğrulmuş hür beyinleriniz, yurt sevgisiyle dolu yürekleriniz sizin başlıca güvencenizdir. İnsan haklarını özümsemiş, laikliği benimsemiş, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanmış ve ulusal değerlere saygılı olarak bizim büyük güvencemizsiniz ve sizler de Ankara Üniversitelisiniz. Hepinizi başarı dileklerimle kucaklıyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle ve Ankara Üniversiteli olmanın gururunu yaşayıp, sorumluluklarının bilincinde olarak yeni akademik yılın Üniversitemize, ülkemize ve bilim dünyasına yararlı olmasını diliyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.